Feed Planet Magazine Issue-Sayı: 18 May/June - Mayıs/Haziran 2019

INTERVIEW • RÖPORTAJ 49 FEED PLANET / MAY-JUNE 2019 • MAYIS-HAZİRAN 2019 future of our country. In the economic sense, we are living in a country dependent on energy in particular, and we have to somehow minimize our economic losses arising from this dependency. For this reason, it is the primary duty of machine manufacturers to export. As you know, we do not have natural resources. When we think of all this, we feel that we have to accelerate our exports. Our mission is to find untouched areas. But we are still heading for the open markets. As everybody knows, North Afri- ca, the Middle East, and West Asia are important markets for our sector. The underlying reason is that many Turkish companies established many factories in these regions and we have good publicity. I think this somehow justifies my response to your previous question. WE SHOULD FOCUS ON THE MARKET SHARE IN EXPORT INSTEAD OF TURNOVER Can you evaluate the export in coming five and ten years when you think of dynamism and desire of Tur- kish technology companies and currency fluctuations recently? What awaits Turkish feed machine manufac- turers and Atlas Değirmen in this area? I would like to answer this question by starting with a cliché: We are going through a very difficult period as a co- untry. Our country has never been a country of system. Frankly, we do not have the luxury to make plans for five and ten years. This stems from the fact that we have a fragile eco- nomy and could not become an industrial country. For Tur- key, production is an important asset in every sense. It pro- vides employment and contributes to the economy directly. The most important task of the manufacturers of our co- untry is to sell everything they produce to the right places. We do not experience any problems in some sectors in terms of export; this is a very beautiful thing. However, we have always remained as second class in machine produc- tion. The biggest reason for this is that we do not make enough investment in R&D works. This is what I meant when I said the proper competition. We need to compete on quality rather than price. This le- ads all manufacturers to invest in the right proportion in the self-improvement. If we want to export and sell to the right markets, our priority should be producing quality product. While a long period of time is needed for your company to have a reputable place, if you do not take any step in this regard -at least most of us do not take any step- this will cause some concerns for our country's export. Of course, this is true for my sector as well. Frankly speaking, I was not pleased with the growth figu- re in export provided by some institutions. I think this is not satış yapmak makine imalatçılarının öncelikli görevidir ben- ce. Malum, ülkemizde toprak altından çıkan bir değerimiz hala yok. Biz de bunları düşünerek ihracatımıza hız vermek zorunda olduğumuzu hissediyoruz. Özellikle bakir bölgeler bulmak görevimiz. Ama yine de hali hazırda açık pazarlara yöneliyoruz. Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Batı Asya, herkesin de malumu, bizim sektörün en önemli pazarlarından. Bu- nun sebebi de orada kurulan fabrikaların birçoğunun Türk firmaları tarafından kurulması ve pozitif anlamda reklamımı- zın olması. Bu da daha önceki sorunuzdaki cevabımı da bir anlamda haklı çıkarıyor gibi. İHRACATTA CİROYA DEĞİL PAZAR PAYIMIZA BAKALIM Türk teknoloji firmalarının dinamizmi ve istekliliğiy- le beraber son aylarda yaşanan kur dalgalanmasını da denkleme eklediğimizde, önümüzdeki beş ya da on yılı ihracat açısından değerlendirebilir misiniz? Sizce Türk yem makineleri sektörünü ve Atlas Değirmen’i bu alan- da neler bekliyor? Bu sorunuza klişe bir cümle ile başlayarak cevap vermek isti- yorum. Ülke olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Ülkemiz hiçbir zaman bir sistem ülkesi olmadı. Yani hiçbir zaman diliminde beş on yıllık planlar yapabilme imkânımız olmadı açıkçası. Bunun sebebi de tabi ki kırılgan ekonomi- miz ve bir türlü sanayi ülkesi olamamamızdan kaynaklanıyor. Üretim her anlamda çok önemli bir değerdir ülkemiz açısın- dan. Hem istihdamı en çok sağlayan sektördür hem de eko- nomiye doğrudan katkıyı sağlar. Ülke imalatçılarımızın en önemli görevi de ürettikleri her şeyi doğru yerlere satmaktır. İhracat konusunda bazı sektörlerde hiçbir sorun yaşamıyoruz, bu çok güzel bir şey. Ama ma- alesef makine imalatı konusunda her zaman 2. sınıf olarak kaldık. Bunun en büyük sebebi de AR-GE çalışmalarına yete- rince yatırım yapmamamızdan kaynaklanıyor. Doğru rekabet derken bundan bahsediyordum daha önceki cümlelerimde. Bizim fiyat rekabetinden çok kalite rekabetine ihtiyacımız var. Bu da tüm imalatçıların kendini geliştirmesi konusunda doğru orantıda yatırım yapmasının önünü açar. Eğer biz ülke sınırları dışına ve doğru pazarlara satış yapmak istiyorsak öncelikli hedefimiz kaliteli ürün imal etmek olmalıdır. Zaten markanızın hatırı sayılır bir yere gelebilmesi için çok uzun bir zamana ihtiyaç varken bunun için hala hiçbir adım atılma- ması, en azından çoğunluk olarak bir adım atmamamız açık- çası benim gelecek yıllardaki ülke ihracatımız konusunda endişe duymama sebep oluyor. Tabi bu söylediklerim kendi sektörüm için geçerli. Açıkçası bazı kurumların verdiği ihracat konusundaki bü- yüme rakamları beni tatmin etmiyor. Çünkü dünya genelinde baktığımız zaman bu çok da büyüme olarak görünmüyor