Feed Planet Magazine Issue-Sayı: 28 January/February - Ocak/Şubat 2021

70 MARKET ANALYSIS • PİYASA ANALİZİ FEED PLANET / january - february 2021 • ocak - şubat 2021 önemli grubudur. Nispeten yeni "insan yapımı" tahıl türlerinden en önemlisi, tritikale adı verilen buğday ve çavdar melezidir. Triticale, çavdarın güçlü donlardan kurtulma yeteneğini miras almıştır, ancak daha yüksek bir protein değerine (daha fazla glüten) sahiptir (Amaya ve Peña, 1991; Boros, 2002; Tikhnenko ve arkadaş- ları 2002; Chelkowski ve Tyrka, 2003). Buğdaydan ise daha yüksek tahıl verimi ve ergota karşı yüksek direnç miras almıştır. TRİTİKALENİN KÖKENİ Tritikale, iki farklı tahıl türü olan buğday (Triticum sp.) ve çavdarın (Secale cereale) melezlenmesiyle elde ilk başarılı tahıldır. Yeni doğan türün ilk profesyonel (bi- limsel) adı Hexaploid triticale lat, ebeveyn bitkilerinin adından türetilmiştir. Saprai ve arkadaşlarına (1972) göre, İskoç botanikçi Alexander Stephen Wilson (1827-1893) 1875'te buğday ve çavdar arasındaki ilk melezlemeyi yaptı. Bu bitki hiçbir zaman verimli me- lez yavrular üretmedi çünkü ebeveyn türler aynı sayıda kromozoma sahip değildi. Bu eksikliğe rağmen, ilk sonuçlar bilimsel açından ilgi çekiciydi. Bundan sonra, biyolojik bilimler alanın- dan çok sayıda bilim adamı, en iyi melezleri elde etmek için farklı buğday ve çavdar türlerinin melezlenmesi üzerinde çalıştı. Bilim adamlarının bakış açısında göre, tritikale her iki ebeveynin de en iyi özelliklerine, yani buğday tanelerinin ekmek pişirme kalitesine ve çavda- rın farklı agroekolojik ve toprak koşullarına mükemmel uyumluluğuna ve ayrıca zararlılara ve patojenlere karşı daha fazla toleransa, sahip olmalıydı. Üretim teknolo- jisine daha az yatırımla yeni bir tahıl türü yetiştirilmeli ve nüfus için daha fazla miktarda temel gıda sağlana- bilmesi açısından gelişmekte olan ülkelerde yetişmeye uygun olmalıydı. Bununla birlikte, genetik alanındaki mütevazı bilgiler, farklı türlerin melezlenmesiyle ortaya çıkan problemi çözmek için bir cevap vermedi ve so- nuç olarak steril bir F1 nesline sahip olamadı (Laibach, 1925). Bununla birlikte, küresel kamuoyunun beklen- tileri ve tahminleri, yeni yaratılan tahılın yüksek doğur- ganlık potansiyeli sayesinde hem az gelişmiş hem de gelişmiş ülkelerde gıda üretimini önemli ölçüde artıra- cağı yönündeydi. Ünlü İsveçli genetikçi Arne Müntzing most important group of grain plants. Of the relatively new “man-made” grain species, the most important is a hybrid of wheat and rye called triticale. Triticale has inherited the ability of the rye to survive strong frosts, but has a higher protein value (more gluten) (Amaya and Peña, 1991; Boros, 2002; Tikhnenko et al 2002; Chelkowski and Tyrka, 2003). From wheat it has inher- ited higher yields of grain and increased resistance to ergot. ORIGIN OF TRITICALE Triticale is the first successfully obtained grain that man created by crossing wheat (Triticum sp.) and rye (Secale cereale), two different types of grain. The first professional (scientific) name of the newly born spe- cies was Hexaploid triticale lat, and it was derived from the name of parental plants. According to Saprai et al, (1972), Scottish botanist Alexander Stephen Wilson (1827-1893) made the first cross between wheat and rye in 1875. This plant never produced fertile hybrid offspring because its parent species didn’t have the same number of chromosomes. Despite this lack, the initial results were interesting for science. After that, a large number of scientists from the field of biological sciences worked on the crossing of different varieties of wheat and rye in order to obtain the best hybrids. According to the scientists’ vision, triticale should have had the best traits of both parents, the bread-baking quality of wheat grains and excellent adaptability of rye to different agroecological and soil conditions, as well as increased tolerance to pests and pathogens. A new type of grains should have been cul- tivated with less investment in production technology and would have been suitable for growing in develop- ing countries with the aim of providing larger amounts of basic food for the population. However, modest knowledge in the field of genetics did not provide an answer to solve the problem that arises by crossing different species and as a consequence has a ster- ile F1 generation (Laibach, 1925). Nevertheless, the expectations of the global public and forecasts were that the newly created grain, thanks to its high fertility potential, would significantly increase food production, both in underdeveloped and developed countries. The Species Tür Total protein Toplam protein Starch Nişasta Cellulose Selüloz Total lipids Toplam lipitler Soluble sugar Çözünebilen şekerler Mineral salts Mineral tuzlar Triticale Tritikale 10,2-15,6 53-65 2,3-4,5 1,1-2,4 3,7-7,6 1,4-2,9 Table 1. Average chemical composition of triticale grains (% of dry matter) Tablo 1. Tritikale tanelerinin ortalama kimyasal bileşimi (kuru madde yüzdesi)

RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx